KOLTUĞA GÜCÜNÜ VEREN LİDERLER
İnsana kaynak değil bir değer olarak bakan, çalışanlarının şirket içindeki deneyimlerini zenginleştirmeye yönelik bir kurum kültürünü oluşturan liderlerin vizyonu…
Gerekeni ve bekleneni yapmakla yetinen değil, olmak istediğimiz ‘hal’ ve ‘durumun’ resmini çizen ve gerçek kılan lidere Koltuğa gücünü veren lider diyoruz.
Bazen kuruluş içinde hiç dikkati çekmeyen bir pozisyon ‘O’ kişiye verildikten bir sure sonra diğerleri için cazibe merkezi haline gelir.
Alamet kişide midir?
Yoksa birden bire daha once verilmeyen yetkiler mi verilmiştir o pozisyona?
Her iki yaklaşımın doğru olduğu kabulunden gitsek bile sonuçta koltuğa oturan kişinin verdiği güçle işlerin şekillendiği gerçeğine geliyoruz.
ROL MODEL OLMAK
Kendi deneyimlerimizden olduğu kadar, esinlendiğimiz insanlar sayesinde bildiğimizi, bilmediklerimize katarak, kendi özgün tavrımızı yaratıyoruz yaşamda.
Yaşam yolculuğumuzdaki kriterlerimiz, değerlerimiz oluşurken, önce aile, derken okul, iş, eş dost sevgili, ne çok insanın duygu ve düşüncelerinden etkileniyoruz bir düşünsenize!
Bazılarından etkilenmenin ötesine geçip, kendi içimizde önünde şapka çıkaracaklarımıza denk geliyorsak rol model alıyoruz hayatta.
İş yaşamı özelinde belkide daha çok ihtiyaç duyuyoruz başarmış bir profesyoneli rol model almayı. Hayatımızın rol model kişisi genellikle yerinde olmayı hayal ettiğimiz kişileri kariyerine saygı duyduğumuz insanların arasından seçiyoruz da diyebiliriz.
Bazen ilk kariyerimize deneyimleriyle yön veren bir yönetici, bazen de vizyonuyla bizi etkilyen bir girişimci CEO olur rol modelimiz. Taşıdığı güç ve ünvan birlikte anılır olur o insanlarda bizim için. O hanım veya O bey’dir pozisyonun tarifi adeta.
Özeldirler ve hakettikleri koltuklarda oturduklarını düşündürtürler. Biz kendi deneyimlerimizden başkasına yön vermeye başladığımızda da, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin hikayelerimizin baş kahramanları olarak kalırlar kişisel tarihimizin örneklerinde.
Onlar o isimler olduğu için mi o pozisyon o kadar değerli hale gelmiştir ve herkesi etkileyen farklar yaratılmıştır, yoksa pozisyonun verdiği gücü kullandığı için mi tufanları aşabilmiştir düşünmeyiz bile.
Kişisel kariyerimiz şekillenmeye başladıkça biriktirdiğimiz gözlemler ve analizler de artar. Öyle bir dönem gelir ki en çok ne yapılmaz ise daha iyi olurun uzmanı oluruz adeta. Çözüm odaklı bir profesyonel olarak yola devam edebilmek için, kıyasladığımız bu durumlardan dersler çıkararak ‘nasıl olur’la ilgili yöntemler üretmeye başladığımızda biz de bir başkası için rol model olmanın kapısını aralarız.
GÜCÜNÜ KOLTUKTAN ALANLARIN ÖMRÜ KOLTUĞUN ÖMRÜ KADARDIR
Koltuğun verdiği görevi, ona yetmeye çalışarak yerine getirmeye çalışanlar somut hedeflerini yerine getirseler de tarifi olmayan bir benzerlik taşırlar diğerleriyle.
Hiyerarşik olarak gelen görevin sağladığı kartvizit, yapılacak işi tarif etmeye yetiyor ancak.
Pozisyonların sağladığı güç dışında bireysel çabanızdan, farklılıklarınızdan gelen sonuçlar ortaya çıkmadığında yeri kolay doldurabilen olmaktan öteye gidilemiyor.
BİREYSEL FARKINI YARATANLAR
Üretme kapasitesinin derinliği şaşmayan bir matematik hesabı gibidir. Çözüm odaklı, araştıran geliştiren, analiz eden ve daha iyisini uygulama konusunda kararlar alıp adım atabilen kişi, kendisinden beklenenin ‘üstünde/dışında’ davrandığı ölçüde işe içerikte olduğu kadar dışarıdan bakışta da değer katar.
Aynı hedefleri gerçekleştiren bir başkasından farklı bir yeri vardır tüm organizasyonun içinde. Somut hedefleri elde ederken, verilen koltuğa gücünü katmış olmanın hayatımıza kattığı değerler ve yenilikler bireysel ve kurumsal hafızamızda iz bırakırlar.
GÜÇ OLUŞTURMAK İÇİN EN TEPEDE OLMAK ŞART DEĞİL
Beklenenden fazlasını ortaya koyanlar sonradan gelecek olanlar için de yolu açmış çıtayı da yükseltmiş oluyor. Proaktif bir şekilde büyük fotoğrafın çerçevesini genişleten profesyoneller bulundukları nokta üst seviyedeki bir pozisyon olmasa bile cazibe merkezi haline getirebiliyorlar konumu. Böylelikle bir süre sonra yönetilen masanın etki alanı ve yönettiği kaynak büyüklüğü de genişleyip işin standardı haline gelmeye başlıyor. Sürdürelebilir başarı da dikey hiyerarşiyle birlikte yatay gelişen hiyerarşi ve derinleşen katmanlar sayesinde kalıcı oluyor şirketler için.
Rol model olan bu koltukların sahiplerinin yerini doldurma günü geldiğinde bütün bu bahsettiğimiz avantajlarının yanında önemli bir sorumluluk yüklenmiş oluyor genç profesyoneller.
Hayatın bütün gelişme alanları kendimizi zorlandığımız ve aştığımız alanlarından sonra gelmiyor mu bize.
Ne dersiniz?